Cemaat-hükümet savaşı: Hasar tespit raporu-1

20.12.2013 Vatan
Lire en Français

Recep Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen... Türkiye’nin bu iki en güçlü ismi ve onların içinde yer aldıkları/başını çektikleri toplumsal/siyasal hareketler, sırf egemen sistemi tedirgin ettikleri için nice badireler atlattı, sıkıntılar yaşadı, bedeller ödedi. Bu kader ortaklığının da etkisiyle olsa gerek, yaklaşık 7 yıl önce ittifaka gittiler ve elbirliğiyle askeri vesayeti büyük ölçüde etkisizleştirdiler. Fakat bu zaferin ardından bu sefer kendi aralarında kıyasıya bir iktidar mücadelesine giriştiler.
Gerçekten alışılmadık türden bir mücadele bu. Öyle ki Gülen cemaati tarihinde ilk kez can damarı olan dershanelerin kapatılması tehdidiyle karşı karşıya. Buna karşılık AKP iktidarı da, en hassas olduğu nokta olan yolsuzluklar konusunda tarihinin en büyük darbesini aldı. İşte bu yazıda Cemaat ile hükümet arasındaki meydan muharebesinde bir durum ve hasar tespiti yapmak istiyorum ve bu savaşın daha uzun bir süre devam edeceğini varsayarak bu raporları belirli periyodlarla güncellemeyi düşünüyorum.
 
Hükümet ağır yaralı
 
17 Aralık operasyonuyla hükümetin çok ağır bir yara aldığı muhakkak. Bunun birkaç boyutu söz konusu:
1)  Tabii ki öncelikle yolsuzluk boyutu. Bir anda dört bakanın birden adının çok geniş kapsamlı bir yolsuzluk operasyonunda geçmesi hükümet için başlıbaşına bir felaket oldu. Üstelik bunun tam da yerel seçim arifesine denk gelmesi faturanın katlanmasına yol açabilir.
2)  Bu bakanların hiçbirinin, en azından bu yazıyı yazdığım ana kadar, kamuoyunun karşısına çıkıp kendisini ve oğlunu savun(a)mamış olması AKP’deki erozyonun şiddetini artırdı.
3)  Gerek hükümet, gerekse onun kontrolündeki medya bu iddiaları etkisizleştirebilecek elle tutulur bir argüman geliştiremedi. Ne "dış bağlantı", ne de "siyaseti itibarsızlaştırma" suçlamalarının böylesine büyük bir soruşturmanın ağırlığını hafifletmesi mümkün olmadı, olamayacak.
4)  Üstüne üstlük hükümet, dün de yazdığımız gibi, soruşturmayı yürütenlerin büyük bölümünü alelacele görevden alarak tuzağa düştü. Böylelikle hem çaresizliğini göstermiş oldu, hem de iddiaların sonuna kadar gidilmesine engel olacakmış gibi bir algı yarattı.
5)  17 Aralık operasyonu, eski günlerdeki gibi, sadece hükümet olmakla kalmayıp aynı zamanda devlet de olduklarını övünerek söyleyen AKP’liler için çok büyük bir şok oldu. Önce Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın "devlet içinde illegal bir örgüt"ten, ardından Başbakan Erdoğan’ın büyük bir hiddetle "devlet içinde devlet"ten bahsetmeleri ve bunları kazıyacaklarını söylemeleri Türkiye’de yepyeni bir dönemin başlayacağının işaretidir. Herhalde  bu dönemin startı, haftaya yapılması beklenen geniş çaplı kabine değişikliğiyle verilecek.
 
Cemaat sapasağlam ayakta
 
Gülen cemaatinin 17 Aralık’tan ayakta, hatta dershane kriziyle birlikte almış olduğu yaraları büyük ölçüde sarmış olarak çıktığı söylenebilir. Ancak süreç daha bitmiş değil. Henüz, birkaç polis şefinin görevden alınması dışında hükümetin herhangi bir misillemesine tanık olmadık. Fakat çok geçmeden 17 Aralık operasyonun çapına denk düşecek bir cevap gelebilir ve Cemaat’in büyük ölçüde bürokrasi içinde varlığını sürdüren "sivil olmayan kanat"ı hedef alınabilir.
Aslına bakılacak olursa "Cemaat kadrolarını devletten ayıklama" projesi uzun zamandır gündemde ve Cemaat de herhalde buna göre bazı tedbirler almıştır. Lakin Gülen hareketi için çok daha büyük bir risk söz konusu: Hükümetin, Cemaat’in sivil kanadını kırmaya veya en azından aşındırmaya yönelik adımlar atması ki dershane projesi buna açık bir örnekti.
 
Fildişi kule
 
Burada şu notu düşmekte fayda var: Ergenekon, Balyoz vb. süreçlerde hükümet ve Cemaat elele "taraf olmayan bertaraf olur" şiarıyla toplumu kafalarına göre ak ve kara olarak ikiye bölmüş, gri bir alana izin vermemişlerdi. Şimdi iki taraf da, birbirleriyle olan kavgalarına kendi saflarından katılmaları için üçüncü şahıslar arıyor. Her ne kadar Cemaat’e olan hınçlarını hükümet veya hükümete/Erdoğan’a olan hınçlarını Cemaat üzerinden çıkarmak isteyen az sayıda kişi çıksa da çoğunluk olup biteni uzaktan, fildişi kuleden ve galiba pek de şikayetçi olmadan izlemekle yetiniyor. 




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Cemaat-hükümet savaşı: Hasar tespit raporu-1 20.12.2013
2 Esas hedef Erdoğan’ın bizzat kendisi: Hasar tespit raporu-2 26.12.2013
3 Gülen sustu sulh havası hakim oldu: Hasar tespit raporu-3 29.12.2013
4 Cemaat için zor günler başladı: Hasar tespit raporu-4 10.01.2014
5 Cemaat ve hükümet nihai kapışmayı erteliyor: Hasar tespit raporu-5 20.02.2014
6 Cemaat ile hükümet barışabilir mi? Hasar tespit raporu-6 27.03.2014
7 Hasar tespit raporu 7: Savaş bitti ve Cemaat kayıp mı etti? 21.04.2014
8 Hasar tespit raporu-8 Cemaat ağır yaralı 17.12.2014
9 Hasar tespit raporu-9 Cemaat’e karşı “başkomutan” Erdoğan 18.12.2014
10 Hasar tespit raporu-10: İktidar savaşı bitti, Cemaat'i tasfiye süreci başladı 11.11.2015
11 Hasar tespit raporu 11: Sivil kanadı sivil olmayan kanada kalkan olunca Cemaat topyekûn kaybetmeye başladı 20.12.2015
12 Erdoğan-Gülen savaşı - hasar tespit raporu - 12 02.06.2016
13 Gülen ve cemaati için yolun sonu mu? Hasar tespit raporu 13 28.07.2016

Son makaleler (10)
28.04.2024 Akşener’den sonra İYİ Parti: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
23.04.2024 Rıfat Bali ile söyleşi: Musa’nın evlâdı Cumhuriyet’in yurttaşı
22.04.2024 Murat Somer ile söyleşi: CHP mi kazandı, AKP mi kaybetti?
21.04.2024 Erdoğan özeleştiri yapabilir veya yakın çevresinden, “Kral çıplak“ diyecek birileri çıkabilir mi?
19.04.2024 Haftaya Bakış (210): Istakozdan Rolex’e – Beklenen Erdoğan ve Özel görüşmesi
17.04.2024 Murat Ağırel ile söyleşi: Türkiye nasıl kara para aklama cenneti haline geldi?
14.04.2024 Kim Erdoğan ile müttefik olmak ister?
12.04.2024 AK Parti “yok hükmünde”, çünkü…
11.04.2024 Ateş İlyas Başsoy ile söyleşi – 31 Mart değerlendirmesi: Köftecilerin gazabı
10.04.2024 Ali Yaycıoğlu ile söyleşi: Erdoğan yorgunu Türkiye’de açılan kapı ve riskler
28.04.2024 Akşener’den sonra İYİ Parti: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
11.02.2016 Hesabên herdu aliyan ên xelet şerê heyî kûrtir dike
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı